TÜRK VE DÜNYA TARİHİNDEN İLGİNÇ OLAYLAR

Konusu 'Serbest Bölüm' forumundadır ve AHMET ESEN tarafından 6 Ocak 2009 başlatılmıştır.

  1. AHMET ESEN

    AHMET ESEN Active Member Üye

    1) Evliya Çelebi’ye göre; Süleymaniye Camii yapılırken İran Şahı, Kanuni’ye para sıkıntısı çekmemesi için bir çekmece elmas yollamıştır. Kanuni ise o elmasları küçük minarelerden sağdakinin taşları arasına koydurtmuş; buna “Cevahir Minaresi” denmiştir.

    2) Alemdar Paşa zamanında idam için Yedikule’ye atılmış Yeniçeri Tığlı Ali, surların en yüksek penceresinden aşağı kuşak atarak inmiş, kuşak bitince aşağıdaki bir incir ağacına, oradan da yere altlayıp kaçarak hayatını kurtarmış ve bir daha ele geçirilememiştir.

    3) Ayasofya kubbesinin üstündeki alem som altından yapılmıştır. Bu alem 16. yüzyılda Sokulu Mehmed Paşa tarafından yaptırılmıştır.

    4) 19. asır sonlarında Halil Ağa isminde bir adam, hanımlarının ve anasının geçimsizlik kavgaları yüzünden ölmüş ve vasiyeti yerine getirilerek kabir taşına “Karı Dırıltısından Ölen Hasan Ağa” yazdırılmıştır.

    5) At Kestanesi ağaçları Fransa’ya 1615 yılında İstanbul’dan götürülmüştür. Paris Bulvarı bunlarla süslüdür (tabii 1950 yılına göre).

    6) On dokuzuncu asır başlarında İstanbul’un kibar gençleri üç arşın (1 arşın = 68 cm) şal sararlar; fakat göğüs, kol ve bacakları çıplak gezerlermiş. Ayaklarına da yalnız altı bulunan kırmızı yemeni giyerlermiş.

    7) Pehlivan Kara Ahmet, Yeşiltulumba’da ansızın ölmüştü. Ölürken sarıldığı kalın demir parmaklığın 9 çubuğu da birbirine geçmiştir.

    8) Kaşıkçı Elması, Kumkapı’da deniz kenarındaki bir çöplükte bulunmuş; bulan şahıs elmas olduğunun farkına varmadığından iki tahta kaşığa değiştirdiği için bu adı almıştır.

    9) III. Osman, kadınlara karşı pek kibar değildi. Özellikle gayet iri gümüş kabaralı bir ayakkabı giyer, çıkardığı ayak seslerini duyan saray kadınları köşe bucağa sinerlerdi.

    10) Yabancı bir gemi İstanbul’a geldiğinde liman ve devlet görevlilerinden haksız muamele gördüklerine inanırlarsa gemi kaptanı dürbünle yalı köşkünü gözetler, padişah köşke çıkınca geminin direkleri üstünde ateş yakarlardı. Bunu gören padişah, yabancıların şikayetlerini bizzat dinlerdi. Bu duruma “Ateş İstidası” derlerdi.

    11) İkinci Abdülhamid devrinde İstanbul’da Çıplak Mustafa ve Beyoğlu’nda Madam Opala adında iki meşhur deli vardı. Mustafa yaz-kış çırılçıplak, Opala ise ne elbise bulursa üstüne giyerek gezerdi. Bunlar birbirlerini hiç sevmez, karşılaştıklarında devamlı kavga ederlerdi.

    12) Kanuni Sultan Süleyman, Zigetvar Seferi’nde iken Macaristan’da öldü. Cesedi tahnit edilirken, kalbi – ciğerleri – bağırsakları çıkarılarak kıymetli murassa bir altın kaba konarak Macaristan toprakları içerisinde meçhul bir yere gömüldü.

    13) III. Selim döneminin en namlı vezirlerinden Cezayirli Hasan Paşa yanında her zaman evcilleştirilmiş bir aslan ile dolaşırdı.

    14) Cellatlar umumi mezarlıklara gömülmezlerdi. Eyüp’teki hususi bir mezarlıkta gömülürler, mezarlarına taş dikilmezdi.

    15) Sultan IV. Mehmed zevcesi Hatice Gülnuş Sultan’ı çok severdi. Macaristan seferine giderken onu som gümüşten yapılmış bir araba içinde yanında götürmüştür.

    16) On altıncı asır sonlarında Habsburglar, Macaristan’daki Sobotska palangamızı muhasara ettiler. Kale içindeki muhafızlarımız bir huruç hareketi yaparak Habsburg ordusunun hatlarında delik açarak kurtuldular. Bu palangada gayet iri bir koç vardı ve Türk atlıları ile beraber o da boynuzlarıyla vasıtasıyla iki Habsburg askerini öldürerek Budin’e kadar geldi. Bu koça “Gazi Koç” ünvanı verildi ve çok hürmet gösterildi.

    17) Özdemiroğlu Osman Paşa, Gürcistan seferinde parasız kalmış, askerlerin aylığını verememişti. İstanbul’dan para gelinceye kadar kendi mührü ile köseleden para bastı ve askerlere dağıttı. Paşanın itibarı o kadar büyüktü ki, bu kösele paralar altın yerine geçti ve İstanbul’dan para geldiğinde altın ile değiştirildi.

    18) Hicri 1070 yılında İstanbul’da çıkan büyük bir yangında şehrin ¾’ü yanmış; fakat Süleymaniye Camii ve çevresindeki medreseler az hasarla kurtulmuştu. Camiinin 4 minaresinin külahları rüzgarın da etkisiyle tutuşarak birer muhteşem mum şeklini almıştı.

    19) Dördüncü Murad, 25 yaşındayken yaptığı bir güreşte başpehlivanlık için güreşen iki pehlivanı birer eliyle kispetinden tutarak bir hamlede havaya kaldırmıştır. Bu padişah henüz 34 yaşında vefat etmiştir.

    20) Eskiden Ramazan aylarında meyhaneler tamamen kapatılırdı. Bayram geçince meyhaneciler gedikli müşterilerinin evlerine birer tabak midye dolması göndererek meyhaneyi hatırlatırlardı ki, akşamcılar kendi aralarında buna “Unutma Bizi Dolması” derlerdi.
     
  2. ZEYNAL YÖRÜK

    ZEYNAL YÖRÜK Konuk Konuk

    AHMET ELLERİNE SAĞLIK..
     
  3. takkva

    takkva New Member Üye

    ellerinize sağlık
     

Sayfayı Paylaş