DEVE YETİŞTİRİCİLİĞİ

Konusu 'Hayvan Resimleri & Bilgileri' forumundadır ve serhanbelli tarafından 19 Ağustos 2010 başlatılmıştır.

  1. serhanbelli

    serhanbelli Active Member Üye

    Bir ülke veya bir bölgede hayvancılığın genel yapısını ve bu genel yapı içerisinde hangi türün ağırlıklı yetiştirileceğini belirleyen birçok faktör vardır. Bu faktörleri genellikle bölgenin iklimi ve coğrafi koşulları, tarımsal üretim şekli, ekonomik yapı, inanç yapısı, damak zevki, çeki gücüne duyulan ihtiyaç şeklinde sıralamak ve bu sıralamayı daha da uzatmak mümkündür.

    Deve yetiştiriciliği de bu faktörlerden fazlasıyla etkilendiği için günümüzde iklim ve coğrafi şartların zorlamasıyla sadece çöl ve step iklimin hakim olduğu bölgelerde ağırlıklı olarak yapılmakla birlikte ülkemizde özellikle folklorik unsurlar ön plana çıkarak sadece meraklılarınca deve güreşleri için yapılmaktadır. Osmanlı ordusu bir zamanlar Anadolu’dan 60.000 deveyle sefere çıkarken (Yavuz 1514’de Mısır seferine çıktığında orduda 60.000 deve vardı) bugün bu sayı 1500 – 2000 e kadar düşmüştür.

    İleride de görüleceği üzere deve çok mükemmel fiziksel özelliklere sahip bir hayvandır. Bu mükemmeliyeti Kur’an-ı Kerim’de de “İnsan devenin ne keyfiyet ile halk olunduğuna ibret nazarı ile bakmaz mı?” (Ğaşiye 17) diye vurgulanmıştır.

    Gerçekten deve günümüz teknolojisiyle bile yerini başka araçlarla doldurulmamış duygusal, güçlü, kanaatkar, dayanıklı tarih içerisinde medeniyetin gelişmesine büyük katkı sağlamış mükemmel bir hayvandır.

    3. KÖKENİ – EVCİLTİLMESİ VE COĞRAFİ DAĞILIMI

    Devenin anavatanının Kuzey Amerika olmakla birlikte buradaki neslinin tükendiği Asya ve Amerika kıtalarının birleşik olduğu dönemlerde Asya’ya geçerek buradan da Afrika’ya yayıldığı iddia edilmektedir.

    Tek hörgüçlü devenin Mısır uygarlığının başlarında Kuzey-Doğu Afrika’da ve Arap yarımadasında, çift hörgüçlü devenin ise İran-Gobi çölü arasında evciltildiği bilinmektedir. Bactrian ve Dromeder develerinin arasındaki akrabalık ilişkisi tam olarak bilinmemekle birlikte çiftleşmelerinden kesinlikle döl alınabilmesi ve fertil olması bunların yakın akrabalık ilişkilerinin bulunduğuna dair önemli ipuçlarıdır.

    Tek hörgüçlü Dromeder develeri kışları ılık yazları sıcak yörelerde; Ortadoğu, Arap yarımadası, Hindistan’ın bazı bölgeleri, İran, Pakistan, Kuzey Afrika, Rusya, Orta Avustralya ve California’da bulunmakla birlikte çift hörgüçlü Bactrian develeri, kışları soğuk yazların ılık olduğu bölgelerde; Orta Asya, İran, Pakistan, Afganistan da ağırlıklı olarak bulunur.

    Develer rutubetli bölgelerde yetiştirmeye müsait değildir, çünkü ayak yapıları bu şartlarda toprağa tutunmaya müsait değildir. Ayrıca rutubetli bölgelerdeki sokucu sineklere karşı kuyruklarının kısa olması ve sırt bölgelerinde (sinekleri uzaklaştırmada faydalı) yüzlek sırt kasları gelişmediği için savunmasızdır. Bu nedenle özellikle “Trypanosomiasis” hastalığına karşı çok hassastır.

    4. DEVE TERMİNOLOJİSİ

    Bactrian : Çift Hörgüçlü Asya Devesi.

    Dromeder: Tek Hörgüçlü Afrika, Hecin devesi, Hacı devesi, Çöl devesi.

    Arap lisanında deveye Cemel de denildiği gibi

    Naka-İbil-Maye: Dişi Deve.

    Likha: Sağılan Deve.

    Bahur-Buhur: Bactrian’ın erkeğine Anadolu’da verilen ad.

    Buduk-Köşek-Torok-Çal: Yavru Deve.

    Yelek: 1 Yaşlı Deve.

    Taylak: 2 Yaşlı Deve.

    Huveydi: 3 Yaşlı Deve.

    Tülü: Anadolu’da güreş için yetiştirilen Bactrian ve Dromeder melezi, erkeğine Besrek, dişisine Maya denir.

    Suriye’de 7 yaşındaki deveye Cemel veya Humud, deve aygırına Fahil, kısrağına Nakar denir. Keşan’da ise 3-6 yaşındaki develere “Girinci” daha yaşlılara “Lök” denildiği bilinmektedir.


    5. DİŞ YAPILARI VE YAŞ TAYİNİ

    40 yaşına kadar yaşayabildiği bilinmekle birlikte develerin ortalama ekonomik ömrü 25-30 yıldır.

    Üst çenede bulunan 2 kesici diş tam ortada değil yanlardadır, orta kısım boştur. Sığır ve koyundan farklı olarak üst kesiciler olduğu gibi, çok önemli bir farkta her iki çenede de canin dişlerin bulunmasıdır. Köpek dişleri dişilerde erkeklerden biraz daha küçüktür. Şekilleri biraz sivri olup, dar bir kavis oluşturarak yan kenarları ile kiremit gibi birbirlerinin üzerini örten kesicilere benzemekle birlikte bunlardan sadece biraz daha sivridirler. Develerde yaş tayini amacıyla dişleri muayene etmek bu hayvanların huysuzluğu nedeniyle oldukça güçtür. Muayene eden kişinin ani ısırma tehlikesini dikkate alarak hayvana tercihen sol tarafından yaklaşarak sağ elle üst dudağı yakalanmalı ve kuvvetlice sıkılmalıdır, bu şekilde hayvanın kendiliğinden ağzını açması sağlanır ve kolayca muayene edilebilir. Yaş tayini yapılırken dikkat edilmesi gereken en önemli husus kalıcı dişlerle süt dişleri birbirine karıştırmamaktır. Süt dişleri kalıcı dişlere nazaran daha küçüktür ve daha beyazdırlar. Taç kürek şeklinde olan süt kesiciler kökten bir boyunla ayrılmıştır. Develer doğduklarında dişsiz olup diş etlerinin üzerine parmakla bastırıldığında süt dişlerini hissetmek mümkündür.

    Yaş tayininde dört dönem dikkate alınır:

    1. Dönem:

    Süt dişlerinin çıkması;

    1 Aylık: Ön kesiciler çıkar.

    3 Aylık: Orta kesiciler çıkar.

    5-6 Aylık: Son kesiciler ve köpek dişleri çıkar.

    10-12 Aylık: Dişler aynı seviyeye gelirler ve ön kesiciler aşınmaya başlamıştır.

    2. Dönem:

    Süt dişlerinin aşınması;

    1-1,5 Yaş: Ön kesiciler aşınmıştır.

    2-2,5 Yaş: Orta kesiciler aşınmıştır. Bu dönemde kesiciler sarı, dar, üst yüzeyleri çukurlaşmış ve birbirine çok yakındırlar.

    3-3,5 Yaş: Son kesiciler aşınmıştır.

    3. Dönem:

    Kalıcıların çıkması;

    4 Yaş: Süt ön kesiciler düşer.

    4,5 Yaş: Kalıcı ön kesiciler çıkmış, köpek diş aşınmıştır.

    5 Yaş: Süt orta kesiciler düşer yerine kalıcılar çıkar.

    6 Yaş: Süt son kesiciler düşmüş yerine kalıcılar çıkmıştır. Ön kesicilerde aşınma başlamıştır.

    4. Dönem:

    Kalıcıların aşınması;

    7 Yaş: Bütün kesiciler aynı seviyededirler. Ön kesiciler aşınmıştır.

    8 Yaş: Orta kesiciler aşınmıştır.

    9 Yaş: Son kesiciler aşınmıştır.

    10 Yaş: Ön kesiciler yuvarlaklaşmaya başlar. Orta kesiciler oval.

    11 Yaş: Ön kesiciler yuvarlak. Son kesicilerde ovalleşmiş.

    12 Yaş: Orta kesiciler yuvarlaklaşmıştır.

    13-14 Yaş: Ön kesiciler önden arkaya doğru uzar ve yandan basıklaşır.

    14-15 Yaş: Orta kesiciler yandan yassılaşırlar, son kesiciler yuvarlaklaşmıştır.

    6. MORFOLOJİK ÖZELLİKLER

    Yetişkinleri 1,65-2,15 m yüksekliğe ulaşabilen develerin dişileri 350-450 kg, erkekleri 450-550 kg ağırlığa ulaşabilir. Diğer hayvanlardan en belirgin farklılık olarak göze çarpan hörgüç yağ deposundan ibarettir ve depolanan bu yağ ırk ve beslenme durumuna göre 50-130 kg arasında ağırlığa sahiptir. Develer yeterli beslenme imkanı bulamadığı durumlarda hörgüçlerindeki yağı kullanırlar. Bu nedenle hörgüç için yedek yem deposu demek mümkündür. Bu hörgüç, yağların kullanılmasıyla 3 kg kadar inip ortadan kaybolabilir.

    Bazı kaynaklarda iddia edildiğinin aksine develer 3 değil 4 kompartmandan oluşan mideye sahiptir. 3. kompartman olan omasus diğer ruminantlarda olduğu gibi bölmeli değil 3 boğumludur ve iç yüzünde parmak kalınlığında uzun şeritler vardır. Bu nedenle bir çok araştırmacı devede omasus olmadığını iddia eder. Diğer ruminantlardan farklı olarak develerin reticulumlarının iç cidarlarını örten hücrelerin buradan su emilimine karşı dirençli olması nedeniyle içtiği suyu uzun süre muhafaza edebilmektedir.

    Develerin ayaklarındaki iki parmağı arasında bir deri kıvrımı bulunur ve tabanlarının altında kalın bir nasır tabakası vardır. Bu iki unsur diğer ruminantlarda bulunmaz ve devenin gerek kumda gerekse karda yürürken ayaklarının yere batmadan yürümesine yardımcı olur ve süratli gitmesini sağlar. Develerin yürüyüş şeklide oldukça ilginçtir; yürürken aynı taraftaki bacaklarını aynı anda kaldırarak kendilerine özgün bir biçimde sallana sallana yürürler. Bu nedenle bu hayvanlara “çöl gemisi” de denilmektedir.

    Ayaklarında çok mükemmel bir zemin adaptasyon mekanizması bulunan develer, kumlu ve engebeli arazilerde hiç zorlanmadan yürürler. Ayak yapısı tıpkı araba lastiği gibidir, ancak araba lastiğindeki havanın yerini yağ dokusu almıştır.

    Yağ, Cartilagineouus saptae ve kuvvetli kollogen bir duvarla yağlı bir yastık oluşturur. Bu oluşum ayağın arka tarafında yoktur, bu kısımda elastik bir ligament var. Yağlı yastığın alt ve üst kısmında lam kalınlığında lastiksi yapıda epidermis vardır ve burası terbezleri ile sürekli olarak hafifçe nemlendirilir.

    Ayaktaki yağlı yastıklar %75 oranında doymamış yağ asitlerinden oluşan nötral trigliseritlerden müteşekkildir. Bu tip yağ düşük sıcaklıklarda oldukça sıvı hale geçtiği için soğuk zeminlerde ayakları katılaşmadan yürüyebilir.

    Kafatasları yapı olarak uzundur ve yay gibi tepeleri vardır. Diğer tüm ruminantlardan yine önemli bir fark olarak boynuzları yoktur. Erkek develerin kızgınlık esnasında veya öfkelendiğinde ağzının kenarlarından ortaya çıkan yumruk büyüklüğünde kırmızı renkli içi hava dolu “kızgınlık kesesi” adı verilen bir kese vardır.

    Develerin üst dudakları sert cisimleri ve dikenleri kolayca yiyebilecek özel bir şekilde “yarık”tır.

    Vena Jugularis boynun alt 2/3’ünde Trachea ile boyun omurlarının Procecsus transversuslarının arasında gömülmüştür ve buradan palpasyonla hissetme imkanı yoktur. Boynun üst 1/3 lük kısmında deriye yaklaşır ve mandibulaya yaklaşık 30-40 cm mesafede bir daralma yaptıktan hemen sonra bir genişleme yaparak adeta bir ampul görünümü verir.

    Karın bölgesi Linea alba’dan açıldığında sağ ve sol taraflarda helezoni barsak parçaları görünürler. Rumen alt taraftadır. Diyaframa yakındır ve karın duvarı ile çok az bir temas halindedir. Barsakları çıkardıktan sonra böbrekleri görmek mümkündür ve sol böbrek kısmen barsaklarıda içine alan bir yağ kitlesi içindedir ve sağ böbrekten daha geridedir.

    Dalak sığırlarda olduğu gibi rumenin sol tarafına yapışıktır ve horoz ibiği şeklindedir.

    Karaciğer birçok fuslara ayrılmış olmakla birlikte ince ince kesilmiş gibi daha birçok parçaya ayrılmış gibidir ve diyaframa yaslanmıştır. Develerde yine önemli bir özellik olarak safra kesesi bulunmamaktadır.

    Sığırlarınkine benzeyen diyaframın orta kısmında kıkırdak-kemik dokusu gibi bir yoğunlaşma dikkati çekmektedir.

    Develerde 12 adet kaburga bulunmaktadır.

    Kalp solda 3. kostayla 6. kosta sağda ise 3. kostayla 5. interkostal aralık arasındadır ve eğer deri altı fazla yağlı değilse göğsün her iki tarafından muayene etmek mümkündür. Develerde penis, bir üçgen şeklinde aşağıya doğru sarkan prepusyum’un alt ucunda arkaya doğru gizlenmiştir ve oldukça küçüktür, uretrada oldukça dardır ve çok ince sonda ancak girebilir. Develer idrarlarını düzenli ve aralıklı darbelerle geriye doğru fışkırtırlar. Geriye doğru kıvrılmış olan penis sıfat esnasında öne doğru yönlenir.

    Oldukça iri olan gözlerini kum fırtınalarından koruyan 2 sıralı sık kirpikleri ve kalınca hareketli başları vardır. Burun deliklerinin etrafında açılıp kapanmasını sağlayan koruyucu kasları vardır.

    Kulakları küçük olmakla birlikte bir av köpeği kadar iyi işitme yeteneğine sahiptir.

    Topa benzeyen kuyruğu yaklaşık 50 cm civarındadır.



    7. FİZYOLOJİK ÖZELLİKLER

    Develerin en önemli fizyolojik özelliği yem ve su kıtlığına karşı mükemmel dayanıklılığıdır. Açlığa karşı hörgücündeki yağları kullanabilme özelliğine daha önce değinilmişti. Diğer canlılar vücut ağırlıklarının %15’i oranında su kaybettiğinde şiddetle etkilendiği halde develer %25 su kaybettiğinde bile bundan etkilenmezler. Susuzluğa karşı devenin sahip olduğu farklı metabolik özellikleri vardır. Bunları maddeler halinde sıralamak gerekirse:

    Develer geceleri vücut sıcaklıklarını 33,8 0C’ye düşürüp gündüzleri ise 40,60C’ye kadar çıkarabilirler. Böylelikle gündüzleri vücut sıcaklığının artmasıyla vücutta enerji depolanır ve depolanan bu enerji su kaybederek değil geceleri vücut sıcaklığının düşmesiyle dışarıya verilir. Eğer bu işlem evaparasyon ve terleme yoluyla yapılırsa vücuttan yaklaşık 5 litre sıvı kaybedilmesi gerekirken deve değişken ısılık özelliği sayesinde bu sıvıyı vücudunda tutmuş olur.

    Develer normal şartlarda 5-10 litre olan günlük idrar boşaltımını suyun kıt olduğu dönemlerde %90 oranında azaltabilir. Buda böbrek tubuluslarındaki ürenin çoğunluğunun resorbe edilerek yeniden protein sentezinde kullanılmak üzere rumene gönderilmesiyle gerçekleşir. Bu sayede hem yem proteinlerinde daha iyi faydalanılır hem de metabolik artıklar azaltılarak daha az sıvıyla bu artıkların atımı sağlanmış olur.

    Hörgüçte depolanan yağlarda meydana gelen biyolojik oksidasyon sonucu günde yaklaşık 1-3 litre su açığa çıkar.

    Yüksek oranda su tutma kabiliyetine sahip albuminlerin globuline oranının devede yüksek olması canlı ağırlıklarının ¼’ü kadar sıvı kaybetmesi halinde bile develerin zarar görmemesini sağlar.

    Develerde eritrositler yüksek ozmotik rezistansa sahip olduğundan uzun süre susuz kaldıktan sonra fazla su içilmesi sonucu kanda sulanma olsa bile eritrositler bundan zarar görmezler.

    Develerde kan dışındaki dokularda, susuzluk durumunda kanın yerine kapsadıkları suyun %40’ını zarar görmeden kaybedebilir.

    Susuz kalan bir deve 10 dk. içinde vücut ağırlığının 1/3’ü oranında suyu içebilir.

    8. PSİKOLOJİK ÖZELLİKLERİ

    Develer çok özel psikolojik özelliklere sahip oldukça ilginç hayvanlardır ve sahip oldukları çok önemli özelliği 4 madde halinde sıralarsak bunlar;

    Sadakat: İnsanlara sadakatları, köpek ve atın sadakatinden daha fazla olduğu yetiştiriciler tarafından özellikle belirtilmektedir.

    Kin: Belki de devenin en meşhur özelliğidir. Kendisine yapılan kötülüğü yıllarca unutmaz, mutlaka intikamını almaya çalışır ve intikamı çok korkunç olur.

    Sabır: Mükemmel vücut özelliklerinin de sayesinde çok zor iklim ve coğrafi şartlara karşı hiçbir hayvanla kıyaslanmayacak ölçüde sabırlıdır. Sürü halinde yaşadıklarında sürüden ayrılarak kaybolan bir deve sürünün su içtiği yere gelerek gerekirse aylarca kaybettiği sürüyü burada bekler.

    İnat: Sırtına yük yüklenmesi için çökerek insana yardımcı olacak kadar uysal bir hayvan olan deve bazen de öyle inatçı olur ki ne yapılırsa yapılsın istemediği bir şeyi yaptırmak mümkün olmaz.

    9. ÖSTRUS – ÇİFTLEŞME – GEBELİK

    Develerde ilk kızgınlık (Puberta) çağı genellikle erkeklerde 4-5 dişilerde ise 5-6 yaşlarındadır. Dişiler puberta’nın görülmesiyle birlikte yetiştirmede kullanılabildiği halde erkekler genellikle 6-8 yaşına kadar sıfatta tam olarak kullanılmazlar.

    Erkeklerde kızgınlık belirtileri çok açık ve kuvvetlidir. Kuyruklarını kamçı gibi şaklatarak cinsel organlarına vururlar. Anadolu’da güreş için yetiştirilen tülüler (Tüylü) kızgınlık esnasında dişlerini gösterirler ve ağızlarından beyaz bir köpük çıkarırlar. Kızgın erkeklerin ağızlarında balon şeklinde mukoz keseleri oluşur.

    Kızgınlık döneminde erkeklerin iş gücünden yararlanmak çok zordur. Bu dönemde iştah iyice azalmıştır, anormal davranışlar şekillenir ve bazen ishal görülür.

    Bir sürüde birden fazla erkek deve bulunuyorsa bunlardan sadece en güçlü olanı kızgınlık geliştirir. Eğer bundan başka bir deve kızgınlık gösterirse cinsel arzuları baskılanana dek kavga ederler. Bir sürüde erkeklerin dişilere oranı 1/7 ile 1/50 arasında değişebilir ve yetişkin bir erkek devenin günde 3 dişiyi aşmasına izin verilir.

    Erkek develerin aksine dişilerde kızgınlık belirtileri çok zayıftır. Bunlarda bu dönemde sakinlik dikkat çekicidir. Dişilerde kızgınlık doğumu müteakip 3. günde de görülebilir ancak bu durumda aşım yapılmasına izin vermezler. Birinci sıfattan sonra dişi develerin gebe kalıp kalmadıklarını anlamak için 15 gün sonra tekrar erkeğe gösterilirler. Eğer gebelik varsa kuyruğunu havaya kaldırıp çökmeyen dişi deve erkeğin aşımına izin vermez.

    Develerde kızgınlık dönemi mevsimsel olarak yağışlarla birlikte başlar ve 3-5 ay devam eder (Genellikle Kasım-Mart aylarında). Ancak özellikle yaşlı develerde yıl boyunca kızgınlık görülebilir.

    Kızgınlık döneminde erkeklerde iştah azalmakla birlikte bu dönemde bunlara genellikle hamur şeklinde verilen kesif yem verilmemelidir. Sadece biraz arpa ve su yeterlidir. Gebelik ortalama 1 yıl sürer istisna olarak 13-14 ay olabilir. Gebelik süresince hayvanı çalıştırmamak gerekir. Develerde ancak gebeliğin 2/3’ü tamamlandıktan sonra dışarıdan belli olacak şekilde hayvanların karnı şişer ve bu dönemde fötus’u sağ açlık çukurluğu hizasında hissetmek mümkündür. Doğumdan bir ay önce o güne kadar gevşek olan memeler şişmeye başlar. Doğumdan hemen önce sacrum’un iki tarafındaki kasların gevşediği fark edilebilir. Doğum yavaş fakat genellikle kolay olur ve 1 saat sonrada yavru zarları dışarı atılır. Doğum ağırlığı 28-47 kg arasında değişir. Yavruların 3 aylık ağırlığı dromeder 79,6 kg, bactrian 98,6 kg, F, Melezleri 104 kg dır. Develer doğumdan sonra yavrularını yalamazlar bu yüzden doğan yavruyu hemen kurulamak gerekir. Doğan yavrular yarım saat içinde ayağa kalkar, annelerini emmeye başlarlar. 6 ay süreyle emmeye devam ederler. Ancak emme süresinin 9 ay olması daha uygundur.

    10. VERİM ÖZELLİKLERİ

    10.1. Süt Verimleri

    Develerin laktasyon süresi 510 güne kadar çıkabildiği halde ortalama olarak 12 ay kadardır. Genellikle sağım günde 2 kez yapılır. Sağım sayısı 3 veya 4’e çıkarılırsa süt verimi %10-14 artar. Süt verimi ve laktasyon süresi bakım, mevsim, sıcaklık, yem gibi çevresel faktörlerden etkilendiği için değişiklik gösterebilir. 2 yılda bir yavrulama hedeflenerek, iyi besleme programı uygulandığında laktasyon süresi artar. Laktasyon süt verimi ortalama 2-3 bin litre arasındadır.


    10.2. Et Verimi

    18 aylık yavru develerin ortalama ağırlığı 170 kg dır. 2,5-6,5 yaşarı arasında yıllık ortalama 25 kg canlı ağırlık artışı sağlarlar. Bu nedenle eti için üretildiği taktirde 2,5 yaşında kesilmelidir.

    Karkas yapıları üzerinde İran’da yapılan bir çalışma neticesinde karkas ağırlığı ortalama erkeklerde 231 kg, dişilerde 196 kg olarak tespit edilmiştir. Aynı çalışmada erkeklerde karkas randımanı %51,4 dişilerde ise %47,4 olarak saptanmıştır. Hayvan yaşlandıkça et kalitesi düşmektedir. Et kalitesi yönünden de en uygun kesim dönemi 2,5 yaştır.


    Hörgücün tamamı ve karkasın %1,9’u yağdan ibarettir. 3,5 yaşındaki genç develerde bu oran %5,19’dur. Karkas yağ oranı 20 yaşlı bir hayvanda %20,5’e kadar çıkabilir.

    10.3. İş Gücü Verimi

    Üzerindeki binicisi ve 50-55 kg yükle bir deve saatte 10 km, günde 48 km mesafeyi zorlanmadan alabilir. Üzerinde yük olmadığında ise saatte 15-20 km hız yaparak günde 80 km yol alabilir.

    Kısa mesafelerde 500 kg a kadar yük taşıyabilen bir deve 150-300 kg yükle günde 24 km yol alabilir. Ancak 6 yaşından önce develere tam yük yüklememek gerekir.

    10.4. Deve Tüyü

    Çok hafif, dayanıklı ve düşük geçirgenlikteki tüylerinden iyi kalitede battaniye, yatak ve giyim eşyası yapılır.

    Devenin yünü karışık bir yündür. Uzun kaba üst kıllarla, ince ve kısa alt kıllardan oluşur. Uzun kıllar 10-15 cm uzunlukta 75 mikron kalınlıkta kaba kıllardır. Bunların altındaki ince kıllar 14-28 mikron kalınlıktadır ve esas deve tüyü diye bilinen kıllar bu ince alt kıllardır. İlkbaharda develer bu iki kıl tabakasını birlikte attığından ince ve kaba kıllar taranarak birbirinden ayrılır. İnce kıllardan oluşan deve yünü kahverengi ya da sarı renklidir, çuha yapımında kullanılır. Kaba uzun kıllar daha koyu renklidir, keçe ve kaba kumaş yapımında kullanılır.

    11. DEVE HASTALIKLARI

    Kuyruğun kısa oluşu ve sırttaki yüzlek kasların zayıflığı nedeniyle sinekleri kovamamasından dolayı sokucu sineklerce taşınan Trypanomiasis’e duyarlılıklarından daha önce bahsedilmişti.

    Reading Üniversitesi (İngiltere) araştırmacılarının Eritre’de yaptığı araştırmalar sonucu develerin en çok etkilendiği hastalıklar, etkilenme oranına göre aşağıdaki gibi sıralanmıştır:

    Uyuz , Helminthiasis, Yara ve abse, Halkalı solucan, Gece körlüğü, Kronik öksürük ve pnömoni, Boyun ağrısı, Mastitis, Bulaşıcı deri nekrozu, Ayak hastalıkları

    12. DEVE IRKLARI

    Asya’da 2 hörgüçlü bactrian, Afrika’da tek hörgüçlü dromeder develerinin yaygın olduğu daha öncede belirtilmişti. Bunların muhtelif melezleri mevcuttur. Bactrian (Erkek) x Dromeder (Dişi) melezlemelerinde F1’lerin tüm özellikleri ebeveynlerinden iyi, tersi melezlemede ise (Bactrian (dişi) x Dromeder (erkek)) F1’lerin verim özellikleri ebeveynlerinden kötüdür.

    MISIR’ da :Saidi (koyu esmer), Şami (beyaz, esmer, siyah) ve Mağribi (esmer) adlı 3 önemli ırk vardır.

    SURİYE’ de: Aneze develeri ünlüdür. Melezleme için Anadolu’ya getirilen dromederler bunlardır.

    ARABİSTAN’ da: Hecin develeri saf olarak yetiştirilir ve çok kıymetlidir.

    Anadolu Develeri

    1. Tüylü Deve (Tülü): Aneze (Dişi) x Bactrian (Erkek)

    2. Tavsi: Tüylü deve dişisinin (Maya’nın) Buhurla çaprazlanması yani geriye melezlenmesiyle elde edilir.

    3. Teke: Bactrian x Dromeder kuşak melezinin erkeği ile Dromeder dişisinin geriye melezlemesinin sonucudur.

    4. Kerteles: Teke dişisinin Buhur ile yapılan geriye melezlemesinin sonucudur.

    5. Yeğen: Maya (Tüylü dişisi) ile dromederin geriye melezlenmesiyle elde edilir.

    6. Kükürdi Deve: Erkek ve dişi tüylü develerin kendi aralarında birleştirilmelerinden elde edilir.

    13. BAKIM – BESLEME

    Yeni doğan yavrulara 10-15 gün ahırlarda bakılır, bu süre içinde gözleri açık olmasına rağmen henüz görme yeteneğini yoktur. 15 günün sonunda annesi ile meraya çıkmaya başlar. Ancak boynu kısa olduğu için henüz otlayamaz. 6 ay sonunda yavrular Anadolu’da sütten kesilerek yavaş yavaş hamura alıştırılır.

    Çalışmadıkları zamanlarda mevsim müsait ise sadece merada otlamaları yeterlidir. İlave yem gerekmez. Dişleri çiğnemeye uygun olmadığı için tane yemden ziyade arpa unundan yapılan hamur verilir. Hamur buğday unundan yapılırsa hazımsızlığa sebep olabilir. Soğuk havalarda hamura burçak kırması veya diğer bakliyat (özellikle bakla) kırması ilavesi yapılabilir.

    Hamur Anadolu’da develere 3-4 kg günde 1 sefer ve genellikle akşamüzeri verilir.

    Günlük beslenmede tuz önemli bir yer tutar. Günde 112 g tuza ihtiyaç duyarlar. Beslenmede tuz eksikliği gebelerde abortus’a sebep olabilir. Merada beslenen bir deve için yılda 4-6 hektarlık bir alan gereklidir, develer otlarken flora’ya zarar verdiği için o yıl kullanılan mera takip eden yıl otlatmaya kapatılmalıdır. Yavrusu için bu alanın 1/3’ü yeterlidir.

    Merada beslenen devenin her gün 28-38 kg otlayabilmesi için 6-9 saat otlamaları gerekir. Çayır Üçgül’ü, yonca ve hurma develer için en uygun mera bitkileridir.

    Teorik enerji ihtiyacı

    Dinlenmede : 21 – 22 Mcals/gün

    Çalışmada : 30 – 46 Mcals/gün

    14. BARINAKLAR

    Diğer hayvan barınaklarının yapımında dikkat edilmesi gereken hususlar göz önünde bulundurularak yapılması gereken deve ahırlarının en önemli özelliği daha yüksek tavanlı ve daha geniş olmasının gerekmesidir. Tavanların yüksekliği 8-10 metredir. Kapılar da 6-7 m genişliğinde ve 5 m yüksekliğinde olmalıdır.

    15. SONUÇ

    Deve yetiştiriciliğinin günümüzde yoğun olarak yapıldığı yerler genellikle teknolojik gelişmelerden istifade edilmeyen Afrika ve Asya’nın geri kalmış bölgeleridir. 2 yılda 1 yavru vermesi, süt veriminin sütçü kültür sığır ırklarıyla kıyaslandığında düşük olması, adaptasyon ve bakım sorunları olmamasına rağmen çok geniş meralara ihtiyaç duyulması gerek ülkemizde gerekse de gelişmiş diğer ülkelerde yetiştirilmesini imkansız kılmaktadır. Ülkemizde deve güreşleri için meraklılarınca yetiştirilen develerin sayılarının arttırılması pek mümkün görünmemektedir. Bu konuda üniversitelerin veya Tarım Bakanlığının Enstitü düzeyinde çalışma yapması ve belki de Deve Güreşlerinin bir federasyon çatısı altında yapılması gelecekte deve yetiştiriciliğinin ülkemizde tamamen yok olmasını engelleyebilir.
    [​IMG]
     
  2. guvercinurfa

    guvercinurfa Well-Known Member Yönetim Üyesi

    ellerien sağlık
     

Sayfayı Paylaş