Baykuş (Strigiformes sp.)

Konusu 'Hayvan Resimleri & Bilgileri' forumundadır ve serhanbelli tarafından 19 Ağustos 2010 başlatılmıştır.

  1. serhanbelli

    serhanbelli Active Member Üye

    Baykuş, Strigiformes (gece yırtıcıları) takımından gece avlanan yırtıcı kuş türlerine verilen ad.
    Başları büyük ve tüylüdür. Kuyrukları kısa olmakla beraber, kanatları enli ve uzundur. Bir kısmının kanat açıklığı, bir adam boyuna ulaşır. Serçe kadar küçük olanları da vardır. Gagaları kıvrık, pençeleri keskin kanca tırnaklı ve döner parmaklıdır. Kuvvetli pençeleri adeta avına kenetlenir.
    Baykuşlar tam bir sessizlik içinde avlanır. Bütün vücudu yumuşak ve ince tüylerle kaplıdır. Tüyler, uçuş sırasında tabii bir susturucudur. Uçuş esnasında kanatlarının “pırpır” sesi duyulmaz. İri gözleri, başlarının yanında değil önündedir. Aşırı büyüklükteki gözleri, göz oyuğunda hareket edemez. Araba farı gibi yuvalarında sabittir. Ama baykuş boynunu 270 derecelik alan içinde rahatça çevirerek çevresini kontrol edebilir. Dişi baykuş erkeklerinden daha iri olup, 2-10 yumurta yumurtlarlar. Kuluçka süresi 30-40 gündür. Yumurtadan çıkan yavruların göz ve kulakları kapalıdır. Yavruların yuvada kalma süresi farklıdır.






    Görme ve işitme

    Görme yetenekleri
    Tam karanlıkta görme kabiliyetleri yoktur. Az bir ışık avlarını yakalamaya kafidir. Gözlerindeki ağ tabaka sarı renklidir. Büyütücü özellik sağlar. Gözlerinde esas olarak çubuk (rod) duyu hücreleri mevcuttur. Bu hücrelerde “visual purple” yani “mor ışık görüntüsüne” sebep olan kimyasal bir madde bulunur. Rod hücreleri, en küçük bir ışığı bile kimyasal bir sinyale çevirirler. Böylece insanın sadece bir ışık parıltısını fark ettiği yerde baykuş buradaki cismi bütün teferruatı ile görür. Bütün kuşlarda üst göz kapağı alttakine geldiği halde baykuşlarda olay tersinedir. Baykuş, mavi rengi görebilen tek kuştur.

    İşitme yetenekleri
    Baykuşların görme ve işitme kabiliyetleri son derece hassastır. Çok az ışıkta avlarını yakalayabildikleri gibi, zifiri karanlıkta da işitme duyularıyla yerini tespit ederek yakalarlar. Kulakları, en küçük hışırtıyı işitebilecek duyarlıktadır. Hassas kulaklarıyla, gecenin sessizliğinde uçan pervanenin kanat sesini veya bir tohumun çiğnenişini, hatta tam sessizlikte düşen iğnenin sesini bile işitebilirler.
    Baykuşun geniş yüzü, nispeten sert ve kavisli tüylerle kaplıdır. Tüyler bir kepçe gibi sesleri toplar ve kulağa yansıtır. Bazı baykuş cinslerinin kulak delikleri öyle büyüktür ki, başın yan tarafını tamamen kaplar. Ayrıca baykuşların başı geniştir ve kulakları diğer kuşlara göre birbirinden daha uzaktır. Böylece ses dalgası bir kulağa çarptıktan sonra diğerine gelir. Baykuş bu son derece küçük zaman aralığı içinde sesin geldiği yönü tayin eder. Baykuşların ilginç özelliklerinden biri de kulaklarının perdeli oluşudur. İstedikleri zaman açar, istediklerinde kaparlar. Dinlenme halinde ve yavaş uçuşlarında kulak perdesini açar, hızlı uçuşlarında ise kaparlar.

    Davranış
    Göz ve kulaklarının hassaslığının daha az işe yaradığı gündüzlerde, tüneklerinde uyuklar veya ağaç dallarında güneşlenirler. Tüylerinin rengi, bulundukları çevreye uygun olduğundan fark edilmeleri zordur. Haşin yırtıcı kuşlardır. Kendilerinden büyük hayvanlara saldırmaktan çekinmezler. 70 cm boyuna ulaşan puhu, yıkık yerlerde ve orman kenarındaki ağaçsız kayalıklarda yuva yapar. Tavşan, fare, ev kedisi ve kümes hayvanlarına saldırdığı gibi kartalları dahi kaçırtır. Gece yırtıcıları olmakla beraber kar baykuşları, gündüz de avlanırlar. Kar baykuşunun tabii yaşama çevresi, soğuk kutup bölgeleridir. Buranın gündüz geçen yaz ve gece geçen kış aylarında normal beslenmelerini devam ettirirler.
    En büyük düşmanları gündüz yırtıcılarıdır. Gündüzleri bunlardan çekinen baykuşlar, gece olunca hınçlarını alırlar. Atmaca, şahin ve kartallara karanlıkta sessizce saldırarak tüneklerinde onları ustaca avlarlar.

    Dünyanın hemen her yanına dağıl­mış olan baykuşların değişik büyüklüklerde 136 türü vardır. Bu türlerin en küçüğü 15 cm uzunluğundaki cin baykuşu, en büyüğü ise 75 cm uzunluğundaki puhudur. Bu yırtıcı gece kuşları alacakaranlıkta ortaya çıktığından, ancak belli belirsiz bir karaltı olarak seçilebi­lir. Gene de tıknaz gövdeleri, kancalı gagaları ve yuvarlak kafalarıyla kolayca tanınan kuş­lardır. Çevresinde tüylerden birer halka bulu­nan ve gözbebekleri fazla hareketli olmadığı için dimdik ileriye bakan çok iri, yuvarlak gözleri bu kuşlara bilge bir görünüm kazandı­rır. Bu yüzden Eski Yunanlılar baykuşu bilgelik tanrıçası Athena'ya adanmış kutsal bir kuş sayarlardı.






    Baykuşlar başka hayvanları ustaca avlayan ve parçalamadan yutan yırtıcı kuşlardır. Ama atmaca, kartal, akbaba gibi gündüz yırtıcıları­nın tersine hem geceleri avlanır (gece yırtıcı­ları), hem de avlarını gözleriyle değil işitme duyularıyla bulurlar. Üstelik kanatlarındaki telekler kadife gibi yumuşacık tüylerle kaplı olduğundan, gündüz yırtıcıları gibi gürültülü kanat sesleri çıkarmadan avlarına sessizce yaklaşabilirler.


    Baykuşların besin kaynakları yaşadıkları bölgeye göre değişirse de, başlıca yiyecekleri fare, keme, sıçan, tavşan, böcek ve küçük kuşlardır. Balık baykuşları ise daha çok, ta­banları tırtıllı olan pençeleriyle yakaladıkları balıkları yerler. Baykuşların hemen hepsi avlarını bütün olarak yutar ve kemik, kıl gibi sindirilemeyen bölümleri yemekten bir süre sonra küçük topaklar halinde kusarlar.


    Baykuşların çoğu düzenli bir yuva kurmaz; kuluçkaya yatma davranışları da öbür kuşla-rınkinden farklıdır. Öbür kuşlar genellikle bütün yumurtalarını yumurtladıktan sonra kuluçkaya yattıkları halde, baykuşlar tek bir yumurta yumurtlayıp üzerinde bir-iki gün kuluçkaya yatar ve ancak ondan sonra ikinci yumurtayı yumurtlarlar. Bu yüzden yuva­daki en yaşlı yavru birkaç günlükken en genci yumurtadan yeni çıkmış olabilir. Bü­tün baykuşların yumurtaları yuvarlak ve beyazdır.


    Baykuşların görme duyuları çok keskindir. Zayıf ışıkta bile çok iyi görür ve nesneleri üçboyutlu olarak algılarlar. Üstelik, sanıldığı­nın tersine gözleri kuvvetli ışıkta körleşmez. Gözlerinin çok hareketli olmamasına karşılık boyunları çok esnektir; başlarını 270 derece sağa-sola çevirebilir ve 180 derece geriye yatırabilirler.
    Baykuşların işitme duyusu da son derece gelişmiştir. Türlerin çoğunda yüzü bir peçe gibi çevreleyen tüyler büyük olasılıkla sesleri toplayarak gözlerin iki yanında yer alan kulak deliklerine doğru yansıtır. Ayrıca baykuşların çoğunda, örneğin orman baykuşunda kulakla­rın yapısı hayvanın, seslerin hangi yönden ve ne kadar uzaktaki bir kaynaktan geldiğini saptayabilmesine olanak verir.


    Baykuşlar gece hayvanı oldukları için ge­nellikle gece avlanırlar. Ama Kuzey ve Gü­ney Amerika'nın otlaklarında yaşayan kazıcı baykuş, kuzey yarıkürede yaşayan kır bayku­şu ve balık baykuşları gündüz de avlanır.

    Baykuşların genellikle çok uzaktan işitilebi-len yinelemeli bir ötüşü vardır. Örneğin puhu, derinden gelen boğuk bir "huu-huu" sesiyle öter. Öbür türler de ya gıcırtılı sesler çıkarır, ya acı çığlıklar atarlar. Kemiricilerin toprakta açtığı oyuklarda yaşayan oyuk bay­kuşu, yuvası tehlikeye girdiğinde çıngırıklı yılanınkine benzer bir sesle öter. Çıngıraklı yılan da kemirici yuvalarında yaşayan bir yuva asalağı olduğu için bu ses baykuşun düşmanını ürkütüp kaçırır.

    Türkiye'de, alaca baykuş, balık baykuşu, ishakkuşu, kır baykuşu, kukumav, orman baykuşu, peçeli baykuş ve puhu adıyla anılan sekiz baykuş türü yaşar. Yalnız, bir süre öncesine kadar Seyhan ve Ceyhan ırmakları­nın çevresindeki ağaçlık alanlarda üreyen balık baykuşunun (Ketupa zeylonensis) soyu­nun tükendiği sanılmaktadır.

    Özellikle yapraklı ve karışık ormanlarda yaşayan alaca baykuş (Strix aluco) yaklaşık 38 cm uzunluğundadır. Peçeli olan, ama kulak püskülleri bulunmayan bu türün gövde tüyleri enine ve boyuna çizgilerle alacalanmıştır.

    İshakkuşu (Otus scops), oldukça uzun ku­lak püskülleri olan, 19 cm uzunluğunda küçük bir türdür. Ağaçlıklı açık alanlarda, yerleşim bölgelerinin yakınında ve bahçelerde yaşar. Tüyleri değişik tonlarda kahverengi ve boz desenlidir.

    En yaygın baykuş türlerinden biri olan kır baykuşu (Asio flammeus) adından da anlaşıla­cağı gibi açıklık kırları sever; gündüzleri de görülebilir. Kulak püskülleri küçük ve belir­sizdir. Uzunluğu yaklaşık 40 cm, tüyleri sırtın­da kahverengi üzerine beyaz benekli, alt bölümleri soluk renktedir.


    Peçeli baykuşun (Tyto alba) kulak püskül­leri yoktur ama peçe tüyleri çok belirgindir. Tüylerinin rengi beyazdan boza, açık sarıdan kahverengimsi turuncuya kadar değişir. Peçe ve karın tüyleri genellikle daha açık renkte­dir. Gözleri öbür baykuşlarınkinden daha küçük ve koyu renkli olan bu kuş ağaç kovuklarına, yapılara, kulelere ve atmaca, şahin gibi yırtıcı kuşların bıraktığı yuvalara yerleşir. Peçeli baykuşların, Türkiye'de yaşa­yan bu türden başka Eskidünya'da dağılmış birkaç türü daha vardır.

    70 cm uzunluğunda, en iri baykuş türü olan puhunun (Bubo bubo) en belirgin özellikleri uzun kulak püskülleri ve turuncu renkli koca­man gözleridir. Erkeğinden biraz daha iri olan dişi puhunun kanat açıklığı 2 metreyi bulur. Kaya yarıklarında ve ağaç kovukların­da yuvalanıp üreyen puhu, alacakaranlıkta dallara tüneyerek av arar. İngiltere, Ameri­ka, Afrika ve Güneydoğu Asya'da puhuyla aynı cinsten birkaç baykuş türü daha yaşar.
    [​IMG]
     
  2. guvercinurfa

    guvercinurfa Well-Known Member Yönetim Üyesi

    bilgi için teşekkürler
     
  3. guvercinurfa

    guvercinurfa Well-Known Member Yönetim Üyesi

    bilgi için teşekkürler
     

Sayfayı Paylaş