köpeklerde kuduz

Konusu 'Köpekler' forumundadır ve hasan63urfa tarafından 3 Ekim 2012 başlatılmıştır.

  1. hasan63urfa

    hasan63urfa New Member Üye

    Yurdumuzda kuduzun önemli bir sorun olarak gündeme gelmesinin nedenleri şu şekilde sıralabilir:
    Ülkemizde yabani hayvan popülasyonu hakkında yeterli bilginin olmaması ve bunların ekolojik dağılımı hakkında yeterli araştırmaların yapılmaması
    Ülkemizin coğrafik yapısı Halkın eğitim ve kültür seviyesinin düşük olması Sokak köpeği sorununun çözülmemiş olmasıdır.
    Etiyoloji
    Hastalığın etkeni Rhabdoviruslar grubunun lyssavirus alt grubundadır. Serolojik olarak tek tiptir fakat suşların virulens farklılıkları vardır. Virus morfolojik olarak tipik mermi şeklindedir. Etken; . Eter, kloroform ve asidik pH’ya duyarlıdır. . 56 C° de 45 saatte, 70 C° de birkaç dk’da inaktive olur. 37 C° de 5. günden itibaren enfeksiyözitesi tespit edilemez. . Toprak yüzeyinde 0-8 C° de 2 ay, kuru toprakta yaklaşık 1 metre derinlikte 5 hafta kadar enfeksiyözitesini kaybetmez. Hayvan kadavralarında 90 gün kadar bulunur. % 1-2 sodalı suda veya % 25’lik formolde süratle inaktive olur. Virus otoliz ve putrifikasyona karşı çok dayanıklıdır. Otolitik beyin dokusunda 7-10 gün canlı kalabilir. Patojen olan kuduz virusü Sokak virusüdür. Sokak virusünden tavşan beyinlerine yapılan pasajlar ile elde dilen viruse Fix virus denir. Sokak virusünün embriyolu tavuk yumurtası (ETY) pasajları ile elde edilen şekline Flury suşu ismi verilir. Fix virusü ve Flury suşu aşı suşlarıdır. Bulaşma: Bulaşma kuduz bir hayvanın ısırmasıyla veya hasta hayvanın salyasının deri üzerindeki açık bir yaraya temas etmesi ile olmaktadır. Ayrıca salyanın deride görülmeyecek kadar küçük çiziklere teması ilede hastalık meydana gelebilmektedir. Virus aerosol enfeksiyonla da bulaşabilir. Bu durum özellikle fazla miktarda enfekte yarasaların bulunduğu mağaralarda görülür. Enfeksiyonu başlatmak için gereken virus miktarı oldukça değişkendir ve sadece virus türünün virulensine değil aynı zamanda büyük ölçüde konakçının hassasiyetine bağlıdır.

    Örneğin tilkiler, kokarca ve çakallardan 100 kat daha duyarlıdırlar. Hamsterler, fare, kobay ve diğer kemiricilerden daha duyarlıdırlar. Ruminantlarda kuduza karşı oldukça hassastırlar. Fakat köpek ve insanlar nisbeten dayanıklıdırlar. Kuduz öncelikle evcil carnivor ve vahşi hayvanlarda (köpek, kedi, tilki, çakal, kurt, porsuk, sırtlan, kokarca, sincap ve kemirgenler) bunun yanında yarasalarda da görülmektedir. Hastalığın bulaşmasında etoburlar ve yarasalar rol alırlar. Kuduz epizootik olarak 3’e ayrılır. Urban Kuduzu (kedi, köpek) Silvatik Kuduz (tilki) Yarasa Kuduzu Kuduza yakalanmış otobur hayvanlar ısırma yeteneğinde olmadığı için bunlarda enfeksiyon zinciri devam etmez. Yarasalarda virusün tükrük bezine affinitesi sinir sistemine olan affinitesinden daha fazladır, birbaşka deyişle sialoadenit formu ensefalomyelit formundan daha şiddetlidir. Bu nedenledir ki yarasalar hastalık belirtileri göstermeden virusü saçabilirler, hatta yarasaların ensefalitik formu atlatabildikleri kaydedilmiştir.

    Doğada kuduzun yayılabilmesi için virusün tükrükde, dolayısı ile tükrük bezinde bulunması şarttır. Kuduz hayvanlarda virus salyada görüldükten en geç 10 gün içerisinde mutlaka ölürler. Bu kural yarasalar için geçerli değildir. Yarasaların bu özelliği kuduz virusünün yayılmasında en önemli etkendir.

    Patogenez
    Enfeksiyona neden olan suş, konağın genetik yapısı, iskelet kasında asetil kolin resöptörlerinin konsantrasyonu, inokulasyon miktarı, ısırılan bölgedeki sinirlerin innervasyon miktarı ve ısırılan bölgenin santral sinir sistemine yakınlığı kuduzda enfeksiyona duyarlılığı belirleyen faktörlerdir. Kuduz hayvanın ısırması ile salyadaki virus inokulasyonun derinliklerinde çizgili kas hücrelerinde çoğalır. Çoğalan viruslar asetil kolin resöptörlerinin aracılığı ile perifer sinirlere girerler ve sentripedal ilerleyerek spinal ganglionlara gelir, burada ganglionöritise neden olur. Virus perifer sinirlere girdikten sonra aşı ve immunoglobulin ile hastalığın durdurulması mümkün değildir. Oradan M.S. ve beyine geçer. Nöronların içine girerek çoğalır. Burada beyin kökünde, kornu ammoniste ve serebellumda etkili olur ve nonpurulent bir ensefalomiyelitise neden olur Daha sonra sentrifugal bir yayılma ile tükrük bezlerine ve bütün perifer sinirlere yayılır. Burada asiner hücrelerde çoğalarak sialoadenitis yapar ve bundan sonra salya ile virus saçmaya başlar.

    Salyada virus görüldükten sonra 2-5 gün içinde klinik belirtiler başlar ve en geç 10 gün içinde hayvan mutlaka ölür. İşte bu özellikten dolayı kuduzdan şüpheli hayvan 10 gün karantinaya alınır. Yani kuduzun tipik lezyonları ganglionöritis, nonpurulent ensefalomiyelitis ve sialoadenitisdir.

    Klinik Belirtiler
    Kuduzda, kuduz virusunun SSS’nin invaze etmesine bağlı olarak erken dönemde belirsiz bir ateşli hastalık tablosuna ilgili iştahsızlık, başağrısı, halsizlik, yorgunluk, ateş, gastrointestinal sistem bozuklukları, huy değişikiği görülür. İyileşen ısırık yarasında % 40 oranında kaşıntı vardır. 1. Sinirli formda - saldırgan kuduz 2. Selim formda - sakin kuduz olarak seyreder. Burada paralitik faz dominanttır. Hayvanlar normal davranışlarını kaybetmişlerdir. Ruminantlarda sık sık böğürmeler, melemeler, köpeklerde havlamalar görülür. Yutkunma güçlükleri , solunum ve dolaşım bozukluğu sonucu ölüm meydana gelir.

    Köpeklerde Kuduz
    Kuduzun kuluçka süresi ortalama 2-8 hafta kadardır. Kuluçka süresi, ısırılma olaylarında, ısırık yarasının beyine olan uzaklığı ile ilgili olarak değişiklik gösterir. (Kuluçka süresi en az 10-180 gün olabilir)

    İlk günlerde hayvanlar insanlardan kaçar. Hayvanların refleksleri artar, sese ve ışığa karşı irkilir ve sıçrarlar. Yabancı cisimlere karşı affinite göstermeye başlarlar. Gözün birinde myozis, diğerinde midriyazis şekillenir. (Anizofori). Beden ısısı hafif yükselir. Çok az su içebilir. Sık sık idrar yapar. Hafif yutkunma güçlüğü vardır ve bu yüzden ağzından gelen salya miktarı gittikçe artar. Bu devre 12-72 saat devam eder.

    Köpekte gittikçe artan bir huzursuzluk ve sinirlilik vardır. Hafif ses ve ışık karşısında aniden uyarılır ve heyecanlanır. Fotofobi oluşur. Bu devrede köpek, insanlara, hayvanlara veya hayali şeylere saldırmaya başlar. Hayvan sahibine itaat etmez ve evden uzaklaşır. Aşırı sinirli ve saldırgan durumdadır. Önüne çıkan her şeyi ısırmak ister ve hatta ısırılır. Larenks kaslarının paralizinden dolayı, havlama sesi boğuklaşır ve hayvan havlama sesinden çok uluma uluma sesi çıkarır. Farenks kaslarındaki spazmdan dolayı yutma güçleşir, hayvan salyasını yutamaz ve ağızdan bol miktarda salya gelir. Devrenin sonlarına doğru kaslarda koordinasyon bozukluğu ve hayvanda konvülziyonlar ortaya çıkar.

    Saldırganlık devresinin son döneminde hayvanda bitkinlik, alt çene kaslarının felcinden dolayı (N.Trigeminus’un felci) ağzını kapatamama, koordinasyon bozukluğu ve koma belirtileri görülür. Paraliz arka bacaklardan başlar ve tüm vücuda yayılır. Hayvan yattığı yerden kalkamaz ve ölür. Hayvanın ağzında iplik gibi salya akar (yutma kaslarının felci ve alt çenenin kapanamaması nedeniyle). Hayvanın ağzının açık kalması, hayvanın boğazına bir cisim takılmış gibi gözlenir ve gerek hayvan sahiplerinin gerekse veteriner hekimlerin hayvanın ağzına dokunmaları ellerinden virusu almalarına yol açabilmektedir ve önemli bir risk oluşturmaktadır.

    Önemli Not
    Kuduz şüpheli bir hayvan hiçbir zaman öldürülmez, on günlük karantina süresi beklenir.
     

Sayfayı Paylaş